11 Mayıs 2016 Çarşamba

Sen Çok




Gece çöküyor üzerime üşüyorum.Giderken unuttuğun birkaç eşyan ile dertleşiyorum her pazar.Pazar çünkü anca ayılabiliyorum.Mis gibi ekmek kokuyor evim.Ama sen ucunu kırıp yiyemiyorsun.Olsun.Hala bikaç eşyan bende.Hani bir pazar sürpriz yapıp gelirsin diye ellemedim bile.Bil ki artık yaptığım sıcak ekmek kokuyor hepsi.Sen yemesende sana ait olan bir şeylere sindi kokusu.

Mutlu olmaya çalışıyorum ayık kalabildiğim zamanlar.Güneşe bakıp gülümek geliyor içimden.Dumanı içime çekiyorum.Ardından kesik kesik öksürükler başlıyor.Kaç çiçek soldu o günden beri.Ama merak etme yeniledim ben hepsini.Yine soldular.Birçok kez.Üzülmedim.

Her şey herkes büyüdü burada.Ben hala aynı kaldım.Geldiğinde değişme diye.Hala aynı kalmak istedim.İlk dokunduğun adam kalayım diye.İlk huzurla uyuyabildiğin adam kalmak istedim.Hiç değişmedim.Hala aynı saattimde tek atıp şarkı söylüyorum.Hala aynı figürleri yaparak iyi geceler dansımı yapıyorum.Hani yolun düşerse bir gün yenilerini yaparız diye.Düşmüyor yolun.Çiçeklerin soluyor,suluyorum.Saçlarımı artık daha kısa kestiriyorum.Çoraplarım çoktan eskidi.Çarşaflarım kirlendi.Ama senin yolun inatla düşmüyor gibi.Olsun.Çiçeklerin susuz kalıyor,üzülmüyorum.

10 Mayıs 2016 Salı

Yalnızlığından



Tüm uçurtmalarımı gökyüzüne saldığım anda çıkmıştın karşıma.Güzel gülüyordun.Çok güzeldin.Üstünde deri ceketin açık kot pantolunun ve kırmızı gömleğin vardı.Yorgundun.Sen farkında değildin ama ayakkabılarına bakıp durmuştum.Nedenini bilmiyorum.Sevmemiştim.Aldığın uyuşturucunun etkisinden kurtulamamış olacaksın ki gözlerini kısıp önce etrafa sonra bana bakıyordun.Hoşuna gitmiştim.En azından böyleydi her şey.Sen önce soda içmek istedin gecikince de çay.Bense çoktan yüz hatlarında kaybolmuştum.Harika yüz hatların olduğundan değil belkide yüz hatlarından birinde yer almak istediğimden.O an öyle değildi belki ama sana dokunduğumdan beri çıkaramıyorum yaramaz gülüşlerini aklımdan.

Defalarca izledim seni.Defalarca.Belli etmiştin diğerleri gibi olduğumu.Ve ben ilk defa bunu umursamamıştım.Sen bulut yalanlarını söylerken bana inanmış gibi yapmayı da sevdirmiştin.Harikada öpüştüğün söylenemezdi ama öpmüştün beni.Su yeşili kırılmış çekyatında.Beyaz eskimiş yırtılmış t-shirtünle.Renkliydi iç çamaşırın.İlk defa heycanlanamamıştım.Seni öpmek istediğim gerçekti ama bir şeyler heycanımı öldürmüştü.İşte o an vazgeçtim bedenini tanımaktan.Seni tanımaktan.Hayatına dahil olmaktan.

Öyle yalnızdın ki.Kedi yavrusu gibi emeklemelerin umursamayışlarının hepsi bundandı.Kalabalık ama korkunçtu yalnızlığın.Şimdi boğuluyorsun yüzdüğün sularda.Kurtarmak istiyorum seni.Ama boğularak ölsen daha mutlu olacakmışsın gibi.Bok çukuruna saplanan kanadı kırık kuş gibi

      aldığın her nefes öldürüyor seni.
    ve ben ölüşlerini en önden izliyorum.

7 Nisan 2016 Perşembe

Ne Çok



Ne çok şeye kırılmış farkında olmadan senelerce.Her yükün altından tek başıma kalkarım sanmışım.Her yeni güne umutlarım hayallerim yeter sanmışım.Hiç bilememişim günler geçtikçe izleri silemeyeceğimi.Hep yaparım sanmışım.
   Yaptımda.Ama bugün tek bir fotoğrafla yenilmişim kırgınlıklarıma.Tekrardan kırılmışım.Gırtlağım patlayana kadar bağırma hissiyle yanıp tutuşurken sessizliğimde lime lime olmuş cümlelerim.Bu sefer onlar haklı çıkmış.Yine o acıya göğüs germek kalmış gökyüzümde.
   Ektiğim sevgi filizlerinden 6sn'lik tek bir gülüş kalmış yüreğimde.Başa sarıp yüzünün her zerresini ezberlediğim.Saçlarını nasıl ortadan ikiye ayırdığını ufak kızlar gibi utandığını.Siyahlara bürünüp maviler dağıttığını.